Tarih Kitapları
Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu Pdf indir
Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu pdf indir, PDF kitap indirme sitemizde 412 sayfadan oluşan Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu kitabı Karton Kapak olarak çıkarılmıştır. Rıdvan Akar tarafından kaleme alınan Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu isimli kitap TÜRKÇE dilinde ve 16.5 x 24 cm ebatındadır. Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu kitabını 9786257008259 numarası ile sorgulayabilir ve satın alabilirsiniz. Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu pdf oku indir.
Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu pdf indir
Türkiye’nin ilk özel telekom ArGe’sini 1973 senesinde kuran Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Netaş’ın 53 yıllık kurumsal tarihini anlatan Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu adlı kitap Netaş ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı.
Kitap, 1875 senesinin bir Haziran günü Alexander Graham Bell’in telefonu icadıyla başlıyor. Ardından Osmanlı zamanında Posta Nezareti’nin kurulması; genç Cumhuriyet ile birlikte PTT’nin devreye girmesi; 1960’larda Netaş’ın kurularak haberleşme alanında öncülüğü üstlenmesi; Netaş’ın ekonomik, teknolojik, siyasi, sosyal zorlukları aşıp sürekli olarak gelişerek ve yenilenerek şimdilerdeki ilham veren önder konumuna ulaşması…
Bir kurum tarihinin ötesinde, Türkiye teknoloji tarihini belgelemek yönünden da bi hayli kıymetli çalışmanın ortaya çıkması için incelemeleri üstlenen ve metinleri kitap haline getiren Rıdvan Akar, kitabın “Sunuş” bölümünde şunları dile getiriyor:
“…Kurumsal tarih incelemeleri ülkemizde 1990’lardan sonra önem kazandı. Gerek Türkiye’de yalnızca 75 şirketin 100 yıllık geçmişe sahip oluşu, gerekse ‘kurucuların’ yaşamını kaybetmesiyle koskoca kurumsal geçmişlerin silinmesi sebebiyle o izlerin peşinde koşulmasına dönük merak, bu tür incelemelerin önünü açtı…
Kurumsal kültür Netaş’ta anlatılan değil, yaşanan ve yazılan, yani kendini her seferinde yeniden üreten bir tarihti. Bu bağlamda Netaş’ın öyküsüne incelediğimizde enteresan kilometre taşları görebilinmekte. Kuruluş ve gelişim sürecinde Netaş çokuluslu bir ortaklıktı. Ama enteresantir ki Türkiye’deki karşılığı kârlılık değil, zaruretler ve ihtiyaçlardı. Ülkenin en mühim poblemlerindan birisi olan haberleşmede yaşanan sıkıntı ve açığın giderilmesi için kurulmuştu Netaş.
Kurulduğu tarihten ibu yana de ülkemizin mühendislik okuyan öğrencileri için bir ideale ve çekim merkezine dönüşmüştü. Zira teknolojiyi ve ArGe çalışmalarını bu kadar yürekten benimseyen, daha da mühimsi bilgiyi kamusallaştırarak kolektif kültürün bir parçası haline getiren, yani bir mühendisin gelişmesi ve öğrenmesi için çaba gösteren başka bir yapı yoktu. Onun içindir ki Netaş’a girmek, bir mühendis için bunun bunun yanındalık demekti, hayata 1-0 önde başlamaktı. Netaş’ın kurucu yabancı ortağı Nortel yönünden da bu kurumda yetişen mühendislerin bilgi, birikim ve donanımları seneler içinde mühim bir girdiye/kaynağa dönüşecekti. Bu zamanda çokuluslu şirketin –Nortel’in– teknolojisi ve kültürü ile başlayan bir dinamik, zaman içinde bütünüyle ‘yerli’ bir sentezin oluşmasını sağlayacaktı. Netaş, Türkiye’nin telekomünikasyon bölgesindeki gereksinimlerinin ürünüydü. Bu ihtiyaçlarsa dünyanın ve teknolojinin değişimi ile sürekli olarak olarak farklılaşıyor ve Netaş’ın da bu dönüşüme ayak uydurması gerekiyordu. Düşünün ki 60’lardan 80’lerin sonuna kadar Türkiye’nin yapısal poblemlerindan birisi olan haberleşmeye damgasını Netaş vurmuş, ülkenin bu gereksiniminin giderilmesinin asli unsuru olmuştu. Lakin 90’lardan ibu yana kablolu telefonlar artık ‘eski teknoloji’ kabul ediliyor ve ihtiyaçlar farklılaşıyordu. Daha da mühimsi sektör çeşitleniyor ve ilk etapta tanımlanan misyonun yerini rekabet alıyordu. Netaş’ın mühim alametifarikalarından bir diğeride bu dönüşümlerde gereken uyum mekanizmalarına sahip olmasıydı.
Şunu rahatlıkla aktarabiliriz ki Netaş bu misyonunu 53 yıl boyunca yerine getirdi. Bu zaman diliminde giderek ülkenin en fazla ihtiyaç duyduğu bir başka eksikliğin önderliğine soyundu. Demiştik ki ihtiyaçlar teknolojiyle değişmişti. İşte bu değişime ayak uyduran ve daha mühimsi geliştiren firmaların ayakta kaldığı bir çağda, telekomünikasyon/bilişim sektöründe Netaş, ArGe hususunda ülkenin öncü kurumuna dönüştü.
Kitabımız, monografik bir anlatımla en fazla bu sürecin altını çizmeyi planlıyor. Zira Türkiye’de ArGe hususunda strateji oluşturan, istihdam yapısının hemen hemen yüzde 40-50’sini bu stratejiye göre planlayan ve daha mühimsi, gerçekleştirdiği ArGe çalışmaları ile başta savunma ve bankacılık olmak üzere kilit sektörlere ve ülkeler arası pazarlara çözümler üreten Netaş olgusunun günümüz gerçekliğindeki karşılığını bu kitapta işleyeceğiz.
Netaş’ı benzerlerinden ayıran başlıca değişikliklarından biri, ‘patronsuz’ olmasıydı. Tabii ki Netaş’ın sahipleri vardı, fakat biz ‘sahiplenenleri’ kastediyoruz. Bu, yukarıda vurguladığımız aidiyet ve sorumlulukla alakalı bir refleksti. Kurumun, özellikle Türk genel müdürler zamanındaki gelişme ve büyüme sürecinde, çalışanların bir ‘iş’ten öte ‘milli bir görev’ duygusuyla hareket etmesi, bu sahiplenme sürecinin kilit noktasıydı…”
53 Yıl Önce Bu Topraklardan Doğan, Türkiye’nin Teknolojideki Değeri: NETAŞ
Türkiye’de odağına ArGe’yi alarak kendisi kadar ekosistemini de büyüten ve ülkesine ArGe ile katma değer sağlayan bir şirket…
İlk yerli analog ve dijital santrallerin geliştirilmesi, bu santraller ile Türkiye’nin kırsal ulaşım hızında dünya birinciliğine, dijitalleşme hızında ise Avrupa ikinciliğine taşınması, dönemin teknoloji beşiği olan Batı’ya 1992 senesinde ilk yazılım ihracatını gerçekleştirme başarısı, NATO’nun en gelişmiş iletişim çözümlerinin Türk ordusu için geliştirilmesi, yazılımın ArGe yasasına dahil edilmesine ön ayak olunması, dünyanın 10 büyük VOIP laboratuvarından birinin ülkemize Küresel Mükemmeliyet Merkezi adıyla kazandırılması…
Türkiye’de doğan ve seneler geçtikçe kök salan bu güzide şirketin ışığının zamanla sınırları aşarak, ABD’ye telekom yazılımı ihraç eder hale gelmesi, dünya çapında 200’e yakın operatörün iletişim ihtiyacına çözüm sunması, 3G’nin konuşulduğu zamanda kolları sıvayarak 4G için yerli baz istasyonu ULAK’ın temel bant ünitesinin geliştirilmesi, böylece Türkiye’nin kendi baz istasyonu ile 4G’ye bağlanabilen ilk dört ülkeden biri olmasının sağlanması, ülkemizin ve yakın coğrafyanın mühim dijital dönüşüm projelerinin hayat geçirilmesi…
Tüm bunların neticesinde; ülkemizde geliştirilen bilgi birikimi ile Bilgi İletişim Teknolojilerinde 4 milyar dolarlık tasarruf sağlanarak, milli sermaye yurtiçinde tutuldu ve son 16 yılda 800 milyon doların üzerinde teknoloji ihracatı yapıldı.
Yüksek kalitede üç kez ülkeler arası teknoloji yatırımı çeken tek şirket olan ve bugün dünyanın en batısından en doğusuna teknoloji satar hale gelen Netaş, ArGe’si ile Türkiye’yi uç teknolojilerde yakın coğrafyanın üssü yapma hedefiyle emin adımlarla ilerliyor…
10 bin Netaşlı, Türkiye topraklarında doğmuş ve kök salmış bir şirketin bu kitapta okuyacağınız gerçek teknoloji hikâyesini yazdı. Bu hikaye, daha nice seneler yazılmaya devam edilecek…
Kitap, 1875 senesinin bir Haziran günü Alexander Graham Bell’in telefonu icadıyla başlıyor. Ardından Osmanlı zamanında Posta Nezareti’nin kurulması; genç Cumhuriyet ile birlikte PTT’nin devreye girmesi; 1960’larda Netaş’ın kurularak haberleşme alanında öncülüğü üstlenmesi; Netaş’ın ekonomik, teknolojik, siyasi, sosyal zorlukları aşıp sürekli olarak gelişerek ve yenilenerek şimdilerdeki ilham veren önder konumuna ulaşması…
Bir kurum tarihinin ötesinde, Türkiye teknoloji tarihini belgelemek yönünden da bi hayli kıymetli çalışmanın ortaya çıkması için incelemeleri üstlenen ve metinleri kitap haline getiren Rıdvan Akar, kitabın “Sunuş” bölümünde şunları dile getiriyor:
“…Kurumsal tarih incelemeleri ülkemizde 1990’lardan sonra önem kazandı. Gerek Türkiye’de yalnızca 75 şirketin 100 yıllık geçmişe sahip oluşu, gerekse ‘kurucuların’ yaşamını kaybetmesiyle koskoca kurumsal geçmişlerin silinmesi sebebiyle o izlerin peşinde koşulmasına dönük merak, bu tür incelemelerin önünü açtı…
Kurumsal kültür Netaş’ta anlatılan değil, yaşanan ve yazılan, yani kendini her seferinde yeniden üreten bir tarihti. Bu bağlamda Netaş’ın öyküsüne incelediğimizde enteresan kilometre taşları görebilinmekte. Kuruluş ve gelişim sürecinde Netaş çokuluslu bir ortaklıktı. Ama enteresantir ki Türkiye’deki karşılığı kârlılık değil, zaruretler ve ihtiyaçlardı. Ülkenin en mühim poblemlerindan birisi olan haberleşmede yaşanan sıkıntı ve açığın giderilmesi için kurulmuştu Netaş.
Kurulduğu tarihten ibu yana de ülkemizin mühendislik okuyan öğrencileri için bir ideale ve çekim merkezine dönüşmüştü. Zira teknolojiyi ve ArGe çalışmalarını bu kadar yürekten benimseyen, daha da mühimsi bilgiyi kamusallaştırarak kolektif kültürün bir parçası haline getiren, yani bir mühendisin gelişmesi ve öğrenmesi için çaba gösteren başka bir yapı yoktu. Onun içindir ki Netaş’a girmek, bir mühendis için bunun bunun yanındalık demekti, hayata 1-0 önde başlamaktı. Netaş’ın kurucu yabancı ortağı Nortel yönünden da bu kurumda yetişen mühendislerin bilgi, birikim ve donanımları seneler içinde mühim bir girdiye/kaynağa dönüşecekti. Bu zamanda çokuluslu şirketin –Nortel’in– teknolojisi ve kültürü ile başlayan bir dinamik, zaman içinde bütünüyle ‘yerli’ bir sentezin oluşmasını sağlayacaktı. Netaş, Türkiye’nin telekomünikasyon bölgesindeki gereksinimlerinin ürünüydü. Bu ihtiyaçlarsa dünyanın ve teknolojinin değişimi ile sürekli olarak olarak farklılaşıyor ve Netaş’ın da bu dönüşüme ayak uydurması gerekiyordu. Düşünün ki 60’lardan 80’lerin sonuna kadar Türkiye’nin yapısal poblemlerindan birisi olan haberleşmeye damgasını Netaş vurmuş, ülkenin bu gereksiniminin giderilmesinin asli unsuru olmuştu. Lakin 90’lardan ibu yana kablolu telefonlar artık ‘eski teknoloji’ kabul ediliyor ve ihtiyaçlar farklılaşıyordu. Daha da mühimsi sektör çeşitleniyor ve ilk etapta tanımlanan misyonun yerini rekabet alıyordu. Netaş’ın mühim alametifarikalarından bir diğeride bu dönüşümlerde gereken uyum mekanizmalarına sahip olmasıydı.
Şunu rahatlıkla aktarabiliriz ki Netaş bu misyonunu 53 yıl boyunca yerine getirdi. Bu zaman diliminde giderek ülkenin en fazla ihtiyaç duyduğu bir başka eksikliğin önderliğine soyundu. Demiştik ki ihtiyaçlar teknolojiyle değişmişti. İşte bu değişime ayak uyduran ve daha mühimsi geliştiren firmaların ayakta kaldığı bir çağda, telekomünikasyon/bilişim sektöründe Netaş, ArGe hususunda ülkenin öncü kurumuna dönüştü.
Kitabımız, monografik bir anlatımla en fazla bu sürecin altını çizmeyi planlıyor. Zira Türkiye’de ArGe hususunda strateji oluşturan, istihdam yapısının hemen hemen yüzde 40-50’sini bu stratejiye göre planlayan ve daha mühimsi, gerçekleştirdiği ArGe çalışmaları ile başta savunma ve bankacılık olmak üzere kilit sektörlere ve ülkeler arası pazarlara çözümler üreten Netaş olgusunun günümüz gerçekliğindeki karşılığını bu kitapta işleyeceğiz.
Netaş’ı benzerlerinden ayıran başlıca değişikliklarından biri, ‘patronsuz’ olmasıydı. Tabii ki Netaş’ın sahipleri vardı, fakat biz ‘sahiplenenleri’ kastediyoruz. Bu, yukarıda vurguladığımız aidiyet ve sorumlulukla alakalı bir refleksti. Kurumun, özellikle Türk genel müdürler zamanındaki gelişme ve büyüme sürecinde, çalışanların bir ‘iş’ten öte ‘milli bir görev’ duygusuyla hareket etmesi, bu sahiplenme sürecinin kilit noktasıydı…”
53 Yıl Önce Bu Topraklardan Doğan, Türkiye’nin Teknolojideki Değeri: NETAŞ
Türkiye’de odağına ArGe’yi alarak kendisi kadar ekosistemini de büyüten ve ülkesine ArGe ile katma değer sağlayan bir şirket…
İlk yerli analog ve dijital santrallerin geliştirilmesi, bu santraller ile Türkiye’nin kırsal ulaşım hızında dünya birinciliğine, dijitalleşme hızında ise Avrupa ikinciliğine taşınması, dönemin teknoloji beşiği olan Batı’ya 1992 senesinde ilk yazılım ihracatını gerçekleştirme başarısı, NATO’nun en gelişmiş iletişim çözümlerinin Türk ordusu için geliştirilmesi, yazılımın ArGe yasasına dahil edilmesine ön ayak olunması, dünyanın 10 büyük VOIP laboratuvarından birinin ülkemize Küresel Mükemmeliyet Merkezi adıyla kazandırılması…
Türkiye’de doğan ve seneler geçtikçe kök salan bu güzide şirketin ışığının zamanla sınırları aşarak, ABD’ye telekom yazılımı ihraç eder hale gelmesi, dünya çapında 200’e yakın operatörün iletişim ihtiyacına çözüm sunması, 3G’nin konuşulduğu zamanda kolları sıvayarak 4G için yerli baz istasyonu ULAK’ın temel bant ünitesinin geliştirilmesi, böylece Türkiye’nin kendi baz istasyonu ile 4G’ye bağlanabilen ilk dört ülkeden biri olmasının sağlanması, ülkemizin ve yakın coğrafyanın mühim dijital dönüşüm projelerinin hayat geçirilmesi…
Tüm bunların neticesinde; ülkemizde geliştirilen bilgi birikimi ile Bilgi İletişim Teknolojilerinde 4 milyar dolarlık tasarruf sağlanarak, milli sermaye yurtiçinde tutuldu ve son 16 yılda 800 milyon doların üzerinde teknoloji ihracatı yapıldı.
Yüksek kalitede üç kez ülkeler arası teknoloji yatırımı çeken tek şirket olan ve bugün dünyanın en batısından en doğusuna teknoloji satar hale gelen Netaş, ArGe’si ile Türkiye’yi uç teknolojilerde yakın coğrafyanın üssü yapma hedefiyle emin adımlarla ilerliyor…
10 bin Netaşlı, Türkiye topraklarında doğmuş ve kök salmış bir şirketin bu kitapta okuyacağınız gerçek teknoloji hikâyesini yazdı. Bu hikaye, daha nice seneler yazılmaya devam edilecek…