Tarih Kitapları
Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği Pdf indir
Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği pdf indir, PDF kitap indirme sitemizde 400 sayfadan oluşan Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği kitabı Karton Kapak olarak çıkarılmıştır. Ebubekir Subaşı tarafından kaleme alınan Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği isimli kitap TÜRKÇE dilinde ve 16 x 23.5 cm ebatındadır. Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği kitabını 9786059844284 numarası ile sorgulayabilir ve satın alabilirsiniz. Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği pdf oku indir.
Varlığımız ve Birliğimiz Açısından Osmanlı Türkçesi ve Tarihi Derinliği pdf indir
Türk Dilinin en son, en mühim ve müthiş eseri hiç şüphesiz bütün bir insanlığa mâl olmuş olan Osmanlı Türkçesi’dir. Nitekim bu şive yalnızca Türkler için değil, bütün bir Osmanlı coğrafyası ve Müslüman milletler için de vazgeçilmez bir hazinedir. Zira o yalnızca bir milletin değil, bir medeniyetin vazgeçilmezidir. Bu irfan hazînesi ve hayat damarı bugün ve bu haliyle artık bize kendisini feth etmeyi âdetâ dayatmaktadır.
Mâlumdur ki, harf ve bundan dolayı kültür değişikliği bir din ve medeniyet değiştirmek gibi haklı ve mecburi bir sebebe dayanabilir. Lakin son iki-üç asırdır özellikle bizim coğrafyamızda bu hususlardaki garip değişiklikler ne yazık ki gücün kaybedildiği bir hengâma denk gelmiştir. Her ne kadar Batı, Rusya ve Çin birbirine uzak coğrafyalar gibi görünseler de, özellikle tesir sahalarına giren Türkler ve onlara bağlı diğer unsurlar üzerinde müşterek bir proje yürüttükleri bir gerçekliktir. Neticede koca bir milletin ve medeniyetin çocukları birbirlerini ve hayat kaynakları olan kültür varlıklarını anlamaz kavimler haline getirilmiştir.
Bugün bizde mâziye sahip çıkma isteği, milletin köklerine olan bağlılığı ve ona olan şiddetli ihtiyacından ileri gelmektedir. Bu yolda yapılan çalışmaların gelecek ile ilgili ümit verici bir nüve teşkil etmesi artık bizim için zarurîdir. Yazık ki zaman içinde gelişmiş olan hadiseler bizi kendi kültürümüzün dilencisi durumuna düşürmüş ve Osmanlı Türkçesi bizim için bir yabancı dil halini almıştır. Halbuki Batılılar Roma eserlerine dönerek Rönesans’ı nasıl başardı iseler, biz de Osmanlı Türçesi’ne giderek mâziden benzer bir kuvveti almaya mecburuz. Bu yolda hem de gerçek bir planlama ve gayretle bütün dünya çapındaki arşiv ve kütüphanelere, müzelelere, hatta harabelere girmek ve onları anlamak zorundayız.
Bu çalışmayı yapmakdaki gaye; dil ve kültür meselelerini derin bir tarih içinde ve geniş bir coğrafyada ele alarak, evvelâ tedâvi için hasbelkader bir teşhis ve hedef koymaktır. Bu mesele artık çok eskiden beri gelen ve bugün mutlaka halledilmesi gereken bir varoluş davasının mutlak bir parçasıdır. Bu çalışma işin başıdır, eldeki hazinelerin anahtarlarını ortaya koyma hususundaki gayretlerimiz sürecektir.
Mâlumdur ki, harf ve bundan dolayı kültür değişikliği bir din ve medeniyet değiştirmek gibi haklı ve mecburi bir sebebe dayanabilir. Lakin son iki-üç asırdır özellikle bizim coğrafyamızda bu hususlardaki garip değişiklikler ne yazık ki gücün kaybedildiği bir hengâma denk gelmiştir. Her ne kadar Batı, Rusya ve Çin birbirine uzak coğrafyalar gibi görünseler de, özellikle tesir sahalarına giren Türkler ve onlara bağlı diğer unsurlar üzerinde müşterek bir proje yürüttükleri bir gerçekliktir. Neticede koca bir milletin ve medeniyetin çocukları birbirlerini ve hayat kaynakları olan kültür varlıklarını anlamaz kavimler haline getirilmiştir.
Bugün bizde mâziye sahip çıkma isteği, milletin köklerine olan bağlılığı ve ona olan şiddetli ihtiyacından ileri gelmektedir. Bu yolda yapılan çalışmaların gelecek ile ilgili ümit verici bir nüve teşkil etmesi artık bizim için zarurîdir. Yazık ki zaman içinde gelişmiş olan hadiseler bizi kendi kültürümüzün dilencisi durumuna düşürmüş ve Osmanlı Türkçesi bizim için bir yabancı dil halini almıştır. Halbuki Batılılar Roma eserlerine dönerek Rönesans’ı nasıl başardı iseler, biz de Osmanlı Türçesi’ne giderek mâziden benzer bir kuvveti almaya mecburuz. Bu yolda hem de gerçek bir planlama ve gayretle bütün dünya çapındaki arşiv ve kütüphanelere, müzelelere, hatta harabelere girmek ve onları anlamak zorundayız.
Bu çalışmayı yapmakdaki gaye; dil ve kültür meselelerini derin bir tarih içinde ve geniş bir coğrafyada ele alarak, evvelâ tedâvi için hasbelkader bir teşhis ve hedef koymaktır. Bu mesele artık çok eskiden beri gelen ve bugün mutlaka halledilmesi gereken bir varoluş davasının mutlak bir parçasıdır. Bu çalışma işin başıdır, eldeki hazinelerin anahtarlarını ortaya koyma hususundaki gayretlerimiz sürecektir.