Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu PDF indir
Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu, pdf kitap bölümümüzde 2015 senesinde kaleme alınan Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu kitabını sizlerle paylaştık. Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu kitabının detayları..
Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu – Özeti
Şehrin İtirazı (Gezi Direnişi Öncesi İstanbul Filmlerinde İsyan Eşiği) – Feride Çiçekoğlu
İstanbul’un itirazı var: Kamu alanlarının özel çıkara teslim edilmesine, ağacın, suyun ve toprağın yağmalanmasına, bir çok dünya şehrinde yapılmış hataların tekrarlandığı sıradan bir kopya haline gelip kişiliğini kaybetmeye, yaşam şekillerinin gayri insani bir hal almasına ve yaşamın ataerkil değerlerle boğulmasına itirazı var.
Feride Çiçekoğlu Vesikalı Şehir’den yedi yıl sonra bu kez, şehri isyanın eşiğine getiren bu itirazın Gezi Direnişi öncesinde üretilen filmlerdeki izlerini takip ediyor ve bu filmleri öncedenki örneklerle, 68 öncesinin Paris’indeki ve İtalyan Şehirlerindeki imar hareketleriyle ve orada bulunan değişimin bir kuşak filmlerine yaptığı yansımalarla ilişkilendiriyor:
Şehir sıkıntısı, hiçlik, boşluk, değer ve hafıza kaybı, depresyon, değersizlik duygusu ve öfke patlaması.
Gezi Direnişini bugün “kırmızılı” kadın, “dans eden”, “sapan atan” kadın imgeleriyle aklımıza gelenı ve hem sayıca hem varoluş tarzlarıyla kadınların yoğun katılımını düşündüğümüzde, bu itirazın asıl olarak erkekler şehrine bir karşı çıkış olduğunu anlıyoruz..
AKM önünden başlayan o dolmuş yolculuğunda arka koltuğa sıralanmış oturan dört kadındık: İkisinin dizleri köşeli, biri hep pencereden bakan, öbürü ben. Ön koltuklardaki erkek yolcuların ve şoförün verdiği geriye itilmişlik duygusu, sokakta gece gezen kadını fahişe diye damgalamaya hazır bir şehrin filmlerine bakmaya yöneltmişti beni.
İstanbul filmlerindeki fahişe imgesinin izini sürebilmek için 1920’lere ve dünya sinemasına, geriye doğru bir yolculuk yapmam gerekmişti.Yine şehri ve filmleri düşünüyorum, ama hem ben o eski ben değilim, hem de şehir sakinlerinin kendilerine ve şehre dair algıları değişti.
Şehirdeki yaşama alanım gasp edildiği için ben yedi yıl öncesine göre daha öfkeliyim; İstanbul ise artık bu öfkeyi kolektif olarak ifade edebilen, “Ağacıma dokunma!” diyebilen bir şehir.
Direniş sürecinde kadınların öne çıktığı, LGBTi’ nin artık daha fazla görünür ve saygı görür olduğu, toplumsal hafızamıza “Yasak ne ayol!” gibi, “Faşizme karşı bacak omuza gibi!” gibi unutulmaz sloganların katıldığı bir şehir. Hayır diyebilen, isyan edebilen bir şehir