Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak PDF indir
Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak, pdf kitap bölümümüzde 2018 senesinde kaleme alınan Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak kitabını sizlerle paylaştık. Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak kitabının detayları..
Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak – Özeti
Sanma Ki Yalnızsın – Elif Şafak
Sana sözcüklerden kaleler yaptım. Hendekli, balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman kaleler. Bir odasında bıraktım yüreğimi. Merasimsiz, habersiz, tantanasız ve beklentisiz usulca düşürüverdim elimden, olur da bulursan belki sevinirsin diye, öylesine.
Sana harflerden sarmaşıklar ördüm; geceleri gözlerini kapadığında, uyku ile uyanıklık arası o tekinsiz aralıkta durduğunda, cinlerin meşveret alanında yapayalnız kaldığında koklarsın belki, hatırlarsın diye.
Sana alfabeden kaftan diktim; azametle giyesin ve hiç üşümeyesin diye, kalın kadifeden, sırma ipliklerle. İşledim üzerine isminin baş harflerini, sessiz ve derinden, kimse bilmeden, yalnızca Yaradan’ın duyduğu bir yemin gibi.
Sana noktalardan güller, virgüller den bülbüller, ünlemlerden yaylalar, noktalı virgüller den dağlar ve ovalar yaptım. Her bir imla işaretini özenle ekledim isminin büyüsüne. Çünkü sevmek, yeni bir dil inşa etmek demek. İki kişilik bir dil. Çünkü aşkın olduğu yerde muhakkak kelam mevcuttur, sessizlik değil.
Sevmek, yeni bir inşadır, yani bir yapılanmadır, dilin sözcüklerin inşasıdır. “İki kişi birbirini severse dünyanın dilini değiştirebilir” gibi bir söz vardı, işte aynen öyle… Sevgini ifade ederken hem gayet yeterli olacak kullanılan sözcükler, hem de kesinlikle yetersiz.
Evlilik herkesin yaşamında olan veya olacak olan bir olgu… Peki evlilik yaşamımızdaki mutluluğu nasıl sağlayabiliriz? Kişilerin iki ayrı birey olduğunu kabul etmesi gerekir ilk kez, birbirinin tamamen diğerinin etkisinde kalması başlıca mutsuzluk nedenlerindendir. Değişir umuduyla değil eğer değişmezse onun bu donanımlarıyla ömrümü onunla geçirebilir miyim sorunun cevabıyla koyulmalı aynı yastığa baş…
Kadınların en acımasız kendilerine davranmalarını, yoğun suçluluk duymalarını “KKKK” olarak kodlamış yazarımız: Kadınların Kendini Kanatma Kabiliyeti… Bundan dolayı de bir başkasının olumsuz eleştirisine gerek kalmıyor çoğu zaman, zaten en acımasız ını kendimiz yapıyoruz. Çoğunlukla gölgede kalanlar kadınlar dikkat edersiniz. Herkesin dilinde ya ataerkil bir toplumuz diye… Eşit olmayan rol paylaşımlarıyla vs. kadınlar bir çok alanda arka planda kalabiliyor. En basitinden Sofya Tolstoy’u biliyor musunuz, veya Anna Dostoyevski Eşlerinin başarılarında onların hiç mi rolü yok? Mesela Savaş ve Barış eserini hepimiz bilinmekte değil mi? Peki bu eseri matbu yazıp temize çeken birinin Sofya Tolstoy olduğunu biliyor muyuz? Kadınlar, kadınlar, kadınlar…
Güçlü bir hafızaya sahip olmak ister çoğumuz. Peki kuvvetli hafıza her zaman güç müdür? Zaman zaman o hatırladıklarımız azaltmaz mı gücümüzü?
Kaç yüzümüz var bizim? Eşimizin veya sevilimizin, annemizin veya çocuğumuzun kaç yüzü var? İyi hallerimiz herkese, kötü hallerimiz en yakınlarımıza değil mi?
Plasebo etkisi denen bir kavram var. İyi bulunacağına, iyi geleceğine inanırsan iyi olması durumu. Birçok hastalık bu yöntemle tedavi edilebiliyor. Çünkü her şey beyinde başlar beyinde biter. İlk etapta etkisine itibar edilmeyen bu kavram şimdilerde stratejik noktalarda kendini gösteriyor. II. Dünya Savaşında ilaçlar biter fakat doktorlar, ilaç diye aktararak zararsız bir sıvı enjekte eder yaralılara… Lakin yaralıların çoğunluğu ağrılarının dindiğini daha iyi hissettiğini bildirirler… Aynı biçimde bira içirilen bir denek grubu yalpalaya yalpalaya yürümeye başlar. Çünkü içtiklerini normal bir bira zannetmektedirler; halbuki alkolsüz biradır. Lakin beyin koşullanmıştır bir kere sarhoş bulunacağına… Ya bunun tam tersini yapıyorsak yaşamımızda… Yani kötü şeyler bulunacağını hissettiğimiz için kötü şeyler yaşıyorsak… Bunu bir düşünün bakalım…
Bir zamanlar Bizans kimlik kavgası yüzünden maviler ve yeşiller olarak sınıflandırmışlar kendilerini… Maviler üst ve orta sınıf yeşiller alt sınıf olarak addedilmiş ve 532 Nika İsyanıyla Bizans öyle bir birbirine girmiş ki, 7 günde bitmemiş bu fiziksel mücadele. “Ne gerek var” diyoruz değil mi şu anda? Peki aradan kaç asır geçmiş hala aynı şeyler olmuyor mu? Kürtler ve Türkler, Aleviler ve Sünniler, Siyahlar ve Beyazlar… Uzar gider bu liste. Gereksiz gördüğümüz şeyin neden bir parçası oluyoruz? Aslını söylemek gerekirse hep bu şikayet edişler var ama hep de bu duruma alet olma var. Başkasının bizi ayırmasına ne hacet. Zaten biz kendi oto kontrolümüzle bunu gayet iyi yapıyoruz.
Kitap okumanın erdemlerinden bahseder herkes ama kitap okumakla alakalı teşebbüsü, çalışmaları olanlar bu bahsedenlerin çok azıdır. Anne babalar hep kitap okuyun der çocuklara fakat unutulan bir şey mevcuttur. Çocuklar söyleneni değil yapılanı yapmayı daha çok tercih ederler. Kitap okumak beynin gündelik yaşamda çalışmayan yerlerini harekete geçirir, empati kabiliyetini geliştirir. Anlamını bilmediğiniz bir kelime ile karşılaşırsanız, cümle içindeki durumuna göre akıl yürütür veya sözlükten bakarsınız kelime dağarcığınızı geliştirir. Say say bitmez kitap okumanın faydaları…
Yani uzun lafın kısası diyor ki Elif Şafak, aldatıldın mı, bak yalnız değilsin senin gibi örnekler mevcut durma diyor. Eşit olamamaktan mı yakınıyorsun, bak yalnız değilsin senin gibi örnekler mevcut durma diyor. Birilerinin gölgesinde mi kaldın , bak yalnız değilsin senin gibi örnekler mevcut durma diyor. Ve yaptığı analiz ve isimlendirmelerle okuyucunun kendini daha iyi tanımasına bazı yönlerine keşfetmesine faydalı oluyor.
Kitap Tanıtım Amaçlıdır
Kitap yayıncının isteği üzerine Telif Hakkı sebebiyle kaldırılmıştır
Bir önceki yazımız olan Sakın Büyüme Çocuk – Muhammet Recep Arar başlıklı kitabımızda Sakın Büyüme Çocuk, Sakın Büyüme Çocuk – Muhammet Recep Arar oku ve Sakın Büyüme Çocuk – Muhammet Recep Arar pdf indir ile ilgili bilgiler verilmektedir.