Tarih Kitapları
İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir Pdf indir
İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir pdf indir, PDF kitap indirme sitemizde 372 sayfadan oluşan İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir kitabı Karton Kapak olarak çıkarılmıştır. Doğan Kuban tarafından kaleme alınan İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir isimli kitap TÜRKÇE dilinde ve 16.5 x 24 cm ebatındadır. İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir kitabını 9786257008204 numarası ile sorgulayabilir ve satın alabilirsiniz. İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir pdf oku indir.
İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir pdf indir
Dünyaca ünlü mimarlık tarihçimiz, “Hocaların Hocası” olarak tanımlanan Prof. Doğan Kuban’ın, “İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir” başlıklı kitabı YEM Yayın’dan çıktı.
Kitap, Doğan Kuban’ın, geçmiş senelerda “Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları” adıyla yine YEM Yayın tarafından farklı formatlarda yayımlanan eserinin yeni kuşakların da bu eşsiz içeriğe ulaşabilmesi maksadıyla, yeni baskı, kağıt teknikleri ve boyut seçilip kapak tasarımı yenilenerek yayımlandı.
Prof. Doğan Kuban, 1953’ten bu yana İstanbul kentinin tarihçisi ve yazarı olan bir İstanbullu’nun gözüyle, İstanbul’u, betimlemeden fazla eleştirel gözlemlere ağırlık veren bir üslupla irdeliyor. Mimarın, plancının ve bilinçli aydınların içinde yaşadıkları bu kenti sevmeleri kadar sorgulamalarının da önemine gözleri üstüne topluyor.
Doğan Kuban, İstanbul’un Romalı-Bizanslı kimliğinden bugüne uzanan zamanda yaşadığı gelişim ve değişimi yapılar, meydanlar, mimarlar, hükümranlık kuran kültürler ve onların yaklaşımları üzerinden fazla geniş bir perspektifte konu alıyor; adeta kadim kentin tam anlamıyla bir biyografisini sunuyor. Kentin kültürel kimliğinden planlamasına, arkeolojisinden ulaşımına, Batılılaşma çabalarından yasadışılığa karşı verdiği savaşa kadar çok ayrıntılı bir değerlendirme yapıyor.
Bir yandan geçmişin gurur veren fakat giderek varlığı yeni kent kaosu içinde kaybolan mirasını, öte yandan geleceğin düşündürücü karanlığını kelimelerine eklediği kitap aracılığıyla, okuyucuları tarihe sevgi beslemeye ve geleceği eleştirel bir yaklaşımla ele almaveyavet eden Kuban, İstanbul’u “tam anlamıyla anlamak” isteyenlere şöyle sesleniyor:
“Topografyanın ve tarihin mirası olmasa, İstanbul’da güzeli bulmanın artık çok zor olduğunu itiraf etmeliyim. Lakin İstanbul’un hâlâ yok edemediğimiz doğal mekânları var. Deniz ve tepelerle oluşan, kıyılarla insanın gözünü uzaklara sürükleyen mekânlar. Üsküdar’la Beşiktaş ve Eminönü arasında gidip gelirken, Bebek’ten Kandilli’ye geçerken, Kadıköy’den Köprü’ye gelirken, Sarayburnu’ndan Boğaz’a bakarken, köprülerden geçerken, kıyı yollarında dolaşırken, Boğaz’dan Karadeniz’e açılır veya Karadeniz’den Boğaz’a girerken, Marmara’dan veya Salacak’tan İstanbul’a bakarken, hangi kültür tabakasından gelirseniz gelin bakmaya doyamayacağınız güzellikler var. Hele bunları baharın dumanla kirlenmemiş bir sabahında, güneş sizi ısıtmaya başladığı zaman, İstanbul’un bir kıyısında, bir kahvesinde, hafif sisler içinde, Sisley’den bir tablo gibi algıladığınız zaman bireylerin yaptığı bütün kötülükleri unutabilirsiniz. Hafif bir kader ezikliğiyle belki affedebilirsiniz bile. Düşünceyi katmadığınız saf algı anlarında İstanbul’dan daha güzel bir kent olmadığını, dünyayı burada yaşadığınız için şanslı olduğunuzu bile düşünmeye başlayabilirsiniz…”
Kitap, Doğan Kuban’ın, geçmiş senelerda “Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları” adıyla yine YEM Yayın tarafından farklı formatlarda yayımlanan eserinin yeni kuşakların da bu eşsiz içeriğe ulaşabilmesi maksadıyla, yeni baskı, kağıt teknikleri ve boyut seçilip kapak tasarımı yenilenerek yayımlandı.
Prof. Doğan Kuban, 1953’ten bu yana İstanbul kentinin tarihçisi ve yazarı olan bir İstanbullu’nun gözüyle, İstanbul’u, betimlemeden fazla eleştirel gözlemlere ağırlık veren bir üslupla irdeliyor. Mimarın, plancının ve bilinçli aydınların içinde yaşadıkları bu kenti sevmeleri kadar sorgulamalarının da önemine gözleri üstüne topluyor.
Doğan Kuban, İstanbul’un Romalı-Bizanslı kimliğinden bugüne uzanan zamanda yaşadığı gelişim ve değişimi yapılar, meydanlar, mimarlar, hükümranlık kuran kültürler ve onların yaklaşımları üzerinden fazla geniş bir perspektifte konu alıyor; adeta kadim kentin tam anlamıyla bir biyografisini sunuyor. Kentin kültürel kimliğinden planlamasına, arkeolojisinden ulaşımına, Batılılaşma çabalarından yasadışılığa karşı verdiği savaşa kadar çok ayrıntılı bir değerlendirme yapıyor.
Bir yandan geçmişin gurur veren fakat giderek varlığı yeni kent kaosu içinde kaybolan mirasını, öte yandan geleceğin düşündürücü karanlığını kelimelerine eklediği kitap aracılığıyla, okuyucuları tarihe sevgi beslemeye ve geleceği eleştirel bir yaklaşımla ele almaveyavet eden Kuban, İstanbul’u “tam anlamıyla anlamak” isteyenlere şöyle sesleniyor:
“Topografyanın ve tarihin mirası olmasa, İstanbul’da güzeli bulmanın artık çok zor olduğunu itiraf etmeliyim. Lakin İstanbul’un hâlâ yok edemediğimiz doğal mekânları var. Deniz ve tepelerle oluşan, kıyılarla insanın gözünü uzaklara sürükleyen mekânlar. Üsküdar’la Beşiktaş ve Eminönü arasında gidip gelirken, Bebek’ten Kandilli’ye geçerken, Kadıköy’den Köprü’ye gelirken, Sarayburnu’ndan Boğaz’a bakarken, köprülerden geçerken, kıyı yollarında dolaşırken, Boğaz’dan Karadeniz’e açılır veya Karadeniz’den Boğaz’a girerken, Marmara’dan veya Salacak’tan İstanbul’a bakarken, hangi kültür tabakasından gelirseniz gelin bakmaya doyamayacağınız güzellikler var. Hele bunları baharın dumanla kirlenmemiş bir sabahında, güneş sizi ısıtmaya başladığı zaman, İstanbul’un bir kıyısında, bir kahvesinde, hafif sisler içinde, Sisley’den bir tablo gibi algıladığınız zaman bireylerin yaptığı bütün kötülükleri unutabilirsiniz. Hafif bir kader ezikliğiyle belki affedebilirsiniz bile. Düşünceyi katmadığınız saf algı anlarında İstanbul’dan daha güzel bir kent olmadığını, dünyayı burada yaşadığınız için şanslı olduğunuzu bile düşünmeye başlayabilirsiniz…”