Tarih Kitapları

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) Pdf indir

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) pdf indir, PDF kitap indirme sitemizde 1592 sayfadan oluşan Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) kitabı Karton Kapak olarak çıkarılmıştır. Kolektif tarafından kaleme alınan Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) isimli kitap TÜRKÇE dilinde ve 13.5 x 21 cm ebatındadır. Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) kitabını 9786057635532 numarası ile sorgulayabilir ve satın alabilirsiniz. Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) pdf oku indir.

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) pdf indir

SET İÇİRESİNDEKİ KİTAPLAR:
TEŞKİLAT-I MAHSUSA – ARİF CEMİL
Kafkasya ve Balkanlar’da Operasyonlar
Teşkilat-I Mahsusa’nın Kafkasya Ve Balkan Faaliyetleri
Gayrinizami harp… Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi askeri tarihimizin en mühim kör noktalarından… Teşkilat-ı Mahsusa ise gayrinizami harp tarihimizde müesses bir aşama… Birçoğumuzun gözünde tüm operasyonel ve istihbarî sahaya hakim ezoterik bir örgüt, bir bilinmezlikler yığını. Evet, bir çok olayın Teşkilat-ı Mahsusa’nın olağandışılığını doğruladığı yadsınamaz. Yine de diğer tarihi olaylarda olduğu gibi Teşkilat-ı Mahsusa’nın da gerçek insanlardan oluşan gerçek bir geçmişe, köşeleri olan bir tarihsel maceraya işaret ettiğini kabul etmemiz gerekiyor. Yeter ki örgüt ideolojik, estetik yahut ahlaki endişelarla değil konunun doğasından kaynaklanan yanıltıcılığa karşı ihtiyatlı bir biçimde, kaynaklar aracılığıyla bizlere seslenen geçmişin peşinden giderek çalışılsın.
Teşkilat-ı Mahsusa ile alakalı en mühim kaynaklardan birinin, örgütle organik bağı bulunan Arif Cemil Denker olduğu her türlü tartışmanın ötesindedir. Denker, erken Cumhuriyet zamanında, Teşkilat-ı Mahsusa’nın doğrudan devamı sayılabilecek örgütlerin tarih sahnesinden silinmesinden hemen hemen 10 sene sonra Teşkilat-ı Mahsusa ile ilgili ilk tefrikayı kaleme almıştır. Bu önemine binaen, ülkemizdeki gayrinizami harp tarihi çalışmalarının doğru bir mecrada seyretmesine yardımcı olmayı ve bunları herkes için erişilebilir kılmayı amaçlayarak bir araya getirdiğimız Gizli Teşkilatlar Serisi’ne Denker’in Umum-i Harp’te Teşkilat-ı Mahsusa adıyla kaleme aldığı tefrikasıyla başlıyoruz.
Denker bu kritik çalışmasında, batıda İspanya’dan doğuda Çin ve Endonezya’ya, kuzeyde Rusya’dan güneyde Sudan’a kadar bi hayli geniş bir operasyonel coğrafyada varlık gösteren Teşkilat-ı Mahsusa’nın Kafkasya ve Balkanlardaki faaliyetlerine mercek tutmuştur.
Askeri tarihçi – yazar Erhan Çifci ise yayımlandığı dönemin şartlarında gayet akıcı bir üslupla kaleme alınmış olsa da artık bilinmesi zorlaşan bu çalışmayı titiz edisyonuyla çok daha anlaşılır ve kullanışlı bir hale getirmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa: Kafkasya ve Balkanlar’da Operasyonlar adıyla yeniden piyasaya sunduğumuz bu çalışma umut ediyoruz ki Arif Cemil’e literatürde hak ettiği saygınlığı kazandıracaktır.
 
GAYRİNİZAMİ HARP – ALİ GÜNEŞ
Balkan Harbi’nde Komita, Çete, Jandarma ve Milisler (1912-1913)
Osmanlı Subaylarının Gayrinizami Harp Tecrübesi…
Gayrinizami harp nedir? 19. yüzyıldan günümüze kadar nasıl bir rol oynamıştır? Modern gayrinizami harp teorisinin temelleri nasıl atılmıştır? Günümüzde gayrinizami harp alanında otorite kabul gören ABD’nin modern teoriye katkısı ne yönde olmuştur? Balkan Harbi öncesinde yaşanan ayaklanma hareketleri ve çete muharebeleri ile Makedonya Sorunu bağlamında teşkil edilen komitaların Osmanlı gayrinizami harp tecrübelerine nasıl bir etkisi olmuştur? Osmanlı Devleti’nin Balkan Harbi için bir araya getirdiği harekât planlarında gayrinizami harbe yönelik hangi hu­suslar kurgulanmıştır? Harp esnasında hangi unsurlara gayrinizami harp görevleri verilmiştir? Günümüzde küresel silahlı çatışmaların haritasına bakıldığında en fazla öne çıkan muharebe türünün gayrinizami harp ve gayrinizami kuvvetlere karşı harekât olduğunu söylemek olabilecekdür. Gayrinizami harp, geçmişten günümüze her zamanda çoğunlukla zayıfın kuvvetliye karşı kullandığı bir silah olsa da şimdilerde kuvvetlinün de zayıfa yahut dengine karşı dolaylı strateji kapsamı içinde başvurduğu bir kuvvet çarpanıdır. 1826-1912 senelerı arasında yeni düzenli ordu ve özellikle 1878-1912 Makedonya Sorunu zamanında Osmanlı askeriyesi, gayrinizami harp harekatının en aktif uygulayıcıları arasında yer almıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun geç dönem askerî tarihi, gayrinizami harp incelemesi için büyük potansiyele sahiptir.
Elinizdeki eser Osmanlı gayrinizami harp tecrübesini Balkan Harbi özelinde yeniden düşünmeyi amaçlamaktadır. Eser, akademik çevrelerin şimdiye kadar yeterince incelememiş oldukları Osmanlı gayrinizami harp tecrübesinin, şimdilerde askerî doktrin üretmede başı çeken NATO eksenindeki ABD’nin ortaya koyduğu ve bütün dünya çapında kabul gören modern gayrinizami harp doktrini ile benzeşen yönlerini ortaya koymaktadır.
Ali Güneş’in hem teorik-kavramsal hem de tarihî bir analiz olarak işlediği Gizli Teşkilatlar Serisi’nin yeni kitabı Gayrinizami Harp, yalnızca bu sahada çalışanların değil,  alana merak duyanlarında da başucundan eksik etmeyecekleri bir kaynak eser…
 
 
İSTİHBARAT SAVAŞLARI – HÜSEYİN AZİZ AKYÜREK
Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Lübnan’da Casusluk Faaliyetleri
Elinizdeki çalışma, Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nde Emniyet-i Umumiye Müdürü olarak görev yapan Aziz Bey’in (Hüseyin Aziz Akyürek) anıtı olarak 1932-33’te Beyrut merkezli el-Ahrar gazetesinde Arapça olarak tefrika edildi ve akabinde Suriye ve Lübnan fi Harbi’l-Âlemiyye: el-İstihbarat ve’l-Casusiyye fi’d-Devleti’l-Usmaniyye başlığıyla kitap olarak basıldı.
İstihbarat Savaşları: Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Lübnan’da Casusluk Faaliyetleri adıyla Türkçeye kazandırdığımız bu kitap, özellikle istihbarat, casusluk ve propaganda konularında hayli zengin bir içeriğe sahip. Kitapta, Orta Doğu’daki gayrimüslim gruplardan ayrılıkçı Arap hareketleri ve örtülü çalışmalarına, Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan için Fransızlarla pazarlığından Enver ve Talat Paşaların Suriye’yi bir hidivliğe dönüştürme planlarına, bölgedeki Osmanlı istihbarat yapılanması ve karşı casusluk faaliyetlerinden gizli ödeneklere, Siyonizm tehlikesi ve Nili casusluk şebekesinden bölge basınına kadar birden fazla durum ve olaya ışık tutuluyor. Bunun yanı sıra, Osmanlı kontrolündeki Arap toprakları ve daha özelde Suriye ve Lübnan’da öne çıkan tarihi şahsiyetler de mevzubahis ediliyor. Emir Şekib Arslan, Aziz Ali el-Mısrî, Şarl Debbâs, Thomas Edward Lawrence, Cevat Rifat Atilhan, İzzet el-Cündî ve Esad Şukayrî’nin bunun yanında 4. Ordu istihbarat yapılanmasındaki bazı isimler ile düşman casusları, Osmanlı Devleti’nin emniyetçisi ve istihbaratçısı olan bir şahsiyetin gözünden değerlendiriliyor.
Yayımlandığı günden bu yana geçen 87 sene içinde Arapçaya hakim tarihçiler, Türkçe aslı bulunmayan bu anıtı, önemine binaen muteber bir kaynak olarak kabul ederek çalışmalarında kullandılar. Lakin, Aziz Bey’in anıta konu olan zamanda Suriye ve Lübnan’da bulunmadığına dair kuvvetli delilleri ve bu delillerin bununla birlikte getirebileceği soruları göz ardı ettiler. 
Dr. Polat Safi, anıtı gerçekte Aziz Bey’in yazıp yazmadığı sorusundan hareketle kaleme aldığı takdim yazısında, kitaba konu olan dönem, mekan ve şahısları, kitabın yayımlandığı bağlam üzerinden okuyarak metnin tarih, özellikle de istihbarat tarihi yönünden sahip olduğu önemin önemini vurguluyor, derin ve katmanlı operasyonel değerine gözleri üstüne topluyor. Aynı zamanda, Türk istihbarat ve gayrinizami harp tarihimizi halen kuruluş aşamasında nasıl etkilediğini irdeliyor.
 
 
SINIRLARI ÇİZEN KADIN – TAHA NİYAZİ KARACA
İngiliz Casus Gertrude Bell
Ortadoğu Sınırlarını Çizen Kadın: İngiliz Casus Gertrude Bell…
Gertrude Bell’in Ortadoğu’nun şekillenmesinde oynadığı rol neydi? Yazar, arkeolog, seyyah ve casus olarak anılan Gertrude Bell aslında kimdi? Nasıl bir zamandan geçerek Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması için çalışan bir ajan durumuna gelmişti?  
Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, ilk defa başvurulan arşivler ve keşfedilen belgeler ışığında önceden bir çok yönü irdelenmemiş Gertrude Bell’in bambaşka bir portresini görülmektedirıyor. “Dünyaya medeniyet yaydığına inandığı” ülkesine layık olmak için var gücüyle çalışmış Gertrude Bell’in yalnız başına Arap çöllerine girecek cesareti bulabildiği sıradışı yaşamı tüm hikâyesiyle gözler önüne seriliyor.
Bu kitap, Gertrude Bell’i biyografik olarak sunmakla kalmıyor, onun Orta Doğu’nun şekillenmesinde rol oynamış bireylerden biri olduğunu teferruatıyla anlatıyor. Bir taraftan öğrenciliği, tarihçiliği, arkeoloji çalışmaları ve gezilerinden bahsederken diğer taraftan da yeniden şekillenen Orta Doğu’daki gelişmelerin seyrini, nüfuz mücadelelerini irdeliyor.
Bu açıdan kitapta Gertrude Bell’in özel yaşamına paralel olarak 19. yüzyılı şekillendiren mühim olaylar da yer buluyor.
İngiltere’nin Kutülamare yenilgisi ve bölge politikasına etkisi, İngiliz-Fransız ortaklığı ve Sykes-Picot Anlaşması, Balfour Deklarasyonu, Paris Barış Konferansı, Percy Cox ve Mezopotamya Sivil İdaresi’nin kurulması, Fransa’nın Suriye’yi işgali, Kahire Konferansı, Faysal’ın Irak Kralı yapılması gibi son derece kritik meseleler Gertrude Bell’in düşünceleri ve tarihi gerçekler eşliğinde açıklanıyor.
Sınırları Çizen Kadın: İngiliz Casus Gertrude Bell, haritalarıyla ve fotoğraflarıyla soluk soluğa okunacak bir kaynak niteliği taşıyor…
 
 
SINIRDAKİ CASUS – AHMET YÜKSEL
Osmanlı Topraklarında Bir Rus Ajanı Kafkasyalı Mehdi Kulu Şirvani
Bağdat’tan Payitahta Kafkasyalı Bir Casus…

Mehdi Kulu Şirvanî… Tarih incelemelerinda şimdiye kadar ismine rastlanmamış, kitaplarda yer edinememiş Kafkas kökenli bir Rus vatandaşı… Böyle bir araştırmaya konu olması hem bir hakikatin hem de bir tesadüfün eseri. Hakikat; tarihin artık yalnızca devletlerden yahut o devletlerin dümeninde oturanlardan ibaret olmayışı. Tesadüf; Osmanlı Arşivi’nde “Sivas” anahtar kelimesiyle yapılan taramalar sırasında karşılaşılan bir vesikanın eseri. Bahse konu vesika, Bağdat’ta yaşayan Mehdi Kulu adında birisinin I. Dünya Savaşı’nın devam ettiği hengamede Rus casusu olduğu gerekçesiyle Sivas’a sürgün edildiğini haber veriyordu. Genişletilen taramalar neticesinde gün yüzüne çıkarılan diğer vesikalar ise sürgüne zemin hazırlayan daha nice faaliyetlerini…  
Mehdî Kulu Şirvanî kimdi? Neden ve ne zaman Bağdat’a gidip yerleşmişti? Osmanlı karar alıcılarını “Sivas’ın soğuğuna tahammül edemeyip ölecek olursa memleket bir hainin vücudundan kurtulur” dedirtecek denli bir nefreti nasıl üzerine çekmişti? İmparatorlukların temelinden çatırdamaya başladığı, sınırların süratle değiştiği ve güç dengelerinin alabora olduğu bir devirde sürgün edilmeyi gerektirir ne gibi casusluk faaliyetleri yürütmüştü? Osmanlı-Rus ilişkilerinin alabildiğine gergin olduğu ve tarafların birbirine üstünlük kurma gayretinin tavan yaptığı bir dönemeçte Mehdi Kulu’na nasıl bir rol biçilmişti ve o, rolünü tarihin sahnesinde kusursuz sergileyebilmiş miydi? Sorular uzun, ömür kısa… Sahi, 19. yüzyılda Şirvan’da başlayan bir yaşam 20. yüzyılda payitahta nasıl uzanmış, nerede ve ne zaman sonlanmıştı?      
Osmanlı istihbarat tarihine kazandırdığı mühim çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Ahmet Yüksel, elinizdeki çalışmada, Mehdi Kulu’nun Kazımiye’den Necef’e, Samara’dan Urfa’ya ve Kayseri’den İstanbul’a uzanan takibi zor yaşamını inceleyerek bu ve benzeri sorulara yanıt arıyor. Bu arada dönemin nabzını tutmayı ihmal etmediği gibi Mehdi Kulu etrafında gelişen hadiselerin, Osmanlı makamlarıyla Rusya’nın diplomatik temsilcileri arasında emperyal düzeyde yaşanan gerilimin bir numunesi olduğunu ortaya koyuyor.
Gizli Teşkilatlar Serisi’nin yeni kitabı Sınırdaki Casus: Osmanlı ve Rusya Arasında Bir Kafkasyalı, okuyucuyu bir casusun peşinden tansiyonu yüksek sınırlar arasında gezdirerek literatüre oldukça önemli katkı sağlıyor.

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) kitap özeti

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) pdf oku

Gizli Teşkilatlar Seti (5 Kitap) Pdf indir

 

Related Articles

Back to top button