Tarih Kitapları
Ayasofya Konuşmaları Pdf indir
Ayasofya Konuşmaları pdf indir, PDF kitap indirme sitemizde TÜRKÇE sayfadan oluşan Ayasofya Konuşmaları kitabı 112 olarak çıkarılmıştır. Ömer Ferid Kam tarafından kaleme alınan Ayasofya Konuşmaları isimli kitap 9786257608008 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatındadır. Ayasofya Konuşmaları kitabını 30.04.2021 numarası ile sorgulayabilir ve satın alabilirsiniz. Ayasofya Konuşmaları pdf oku indir.
Ayasofya Konuşmaları pdf indir
Bu eser, Ferid Kam’ın 1919-20 senesinde Ayasofya Camii kürsüsünden yaptığı konuşmaları bir araya getiriyor.
Bu seneler içinde “Dârü’l-hikmeti’l-İslâmiyye” üyesi olan Üstad, dönemin Şeyhülislâmı tarafından vazifelendirilmiş olarak Ayasofya camiinde, git gide yayılan dinsizlik cereyanına karşı halkın dikkatini uyandırmak için vaaz kürsüsüne çıkar.
Sebilürreşad’da yayına giren ilk konuşmanın takdiminden öğrendiğimize göre, “nezih kalemiyle, cevvâl fikirleriyle yüksek bir şöhret kazanan muhterem üstad, hitâbet vâdisinde de büyük muvaffakiyet göstermişlerdir.”
Yayına bir araya getirdiğimız “Ayasofya Konuşmaları”, yukarıdaki tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu, okuyuculara gösterici keyfiyettedir: Ömer Ferid Kam, konuşmalarının bütününü, dinin esasının muhafaza edilmesi zarureti üzerine inşa eder. Dinsizlik marazının bir nezle gibi yayıldığı; şartların, kör-körüne inkârı körüklediği bir vasatta bir müdafaa hattı oluşturmak gayreti içindedir.
Konuşmaları esnasında farklı zamanlarda düşüncelerini mücerret bir küfür tipi üzerinden yürüten Ferid Kam, bu hayalî şahısta, dönemin yıkıcı-taklitçi aydın tipinin zihniyet ve ruh dünyasını teşrih eder. Filozof kisvesi altında boy gösteren bu aydın tipi, felsefeyi hazır bir giysi gibi üzerinde taşımakta; hap gibi yuttuğu üç kelimeden ibaret bir doktrin olan materyalizmi, derinliğine tedkik etmeden savunmaktadır. Üstad’a göre bu şahıslar, gerçekte birer filozof değil, beşerî mukaddesleri yerle bir etmek isteyen yıkıcılardır.
Üstad, öte yandan karşısındaki saldırgan, inatçı ve kaba küfür anlayışını eleştirirken; diğer yandan, durduğu yerde sabitleşen ve olup-bitenin farkında olmayan, hikmet’ten kopmuş, eşyanın hakikatini bilmek cehdinden uzaklaşmış Müslüman kitlenin, dışındaki dünyayı ceffe’l-kalem (düşünmeksizin) reddedici tavrına karşı da hiç müsamahakâr değildir. Dilinin döndüğü, kudretinin yettiği mertebede, Ayasofya kürsüsü üzerinden, hak ve hakikati müdafaa mükellefiyetini, içten ve hikmetli bir lisan ile yerine getirir.
Bu seneler içinde “Dârü’l-hikmeti’l-İslâmiyye” üyesi olan Üstad, dönemin Şeyhülislâmı tarafından vazifelendirilmiş olarak Ayasofya camiinde, git gide yayılan dinsizlik cereyanına karşı halkın dikkatini uyandırmak için vaaz kürsüsüne çıkar.
Sebilürreşad’da yayına giren ilk konuşmanın takdiminden öğrendiğimize göre, “nezih kalemiyle, cevvâl fikirleriyle yüksek bir şöhret kazanan muhterem üstad, hitâbet vâdisinde de büyük muvaffakiyet göstermişlerdir.”
Yayına bir araya getirdiğimız “Ayasofya Konuşmaları”, yukarıdaki tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu, okuyuculara gösterici keyfiyettedir: Ömer Ferid Kam, konuşmalarının bütününü, dinin esasının muhafaza edilmesi zarureti üzerine inşa eder. Dinsizlik marazının bir nezle gibi yayıldığı; şartların, kör-körüne inkârı körüklediği bir vasatta bir müdafaa hattı oluşturmak gayreti içindedir.
Konuşmaları esnasında farklı zamanlarda düşüncelerini mücerret bir küfür tipi üzerinden yürüten Ferid Kam, bu hayalî şahısta, dönemin yıkıcı-taklitçi aydın tipinin zihniyet ve ruh dünyasını teşrih eder. Filozof kisvesi altında boy gösteren bu aydın tipi, felsefeyi hazır bir giysi gibi üzerinde taşımakta; hap gibi yuttuğu üç kelimeden ibaret bir doktrin olan materyalizmi, derinliğine tedkik etmeden savunmaktadır. Üstad’a göre bu şahıslar, gerçekte birer filozof değil, beşerî mukaddesleri yerle bir etmek isteyen yıkıcılardır.
Üstad, öte yandan karşısındaki saldırgan, inatçı ve kaba küfür anlayışını eleştirirken; diğer yandan, durduğu yerde sabitleşen ve olup-bitenin farkında olmayan, hikmet’ten kopmuş, eşyanın hakikatini bilmek cehdinden uzaklaşmış Müslüman kitlenin, dışındaki dünyayı ceffe’l-kalem (düşünmeksizin) reddedici tavrına karşı da hiç müsamahakâr değildir. Dilinin döndüğü, kudretinin yettiği mertebede, Ayasofya kürsüsü üzerinden, hak ve hakikati müdafaa mükellefiyetini, içten ve hikmetli bir lisan ile yerine getirir.