Pervane – Şükrü Erbaş PDF indir
Pervane – Şükrü Erbaş, pdf kitap bölümümüzde 2016 senesinde kaleme alınan Pervane – Şükrü Erbaş kitabını sizlerle paylaştık. Pervane – Şükrü Erbaş kitabının detayları..
Pervane – Şükrü Erbaş – Özeti
Pervane – Şükrü Erbaş
Baş Dönmesi
Çığlığı yansıtmayan tek bir dize var mıdır?
Ve biz bulutlara gömdük çocuklarımızı
Ve biz çocuklarımızın kirpiklerine astık babalarını
Ve biz öldürenden yaşamımızı bağışlamasını bekledik
Ve biz katilimizle geleceğe şarkılar dile getirdik
Ve biz yoksulluğun acısından usulca uzaklaştık
Ve biz kadınlarımızı arzularından tavanlara astık
Var mıdır gerçekten tek bir dize
İnsanın haysiyetinden doğmamış olsun…-Aragon-
Şükrü Erbaş’ın Olay yaratan Şiiri
Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve basit bir şekilde yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri mevcuttur.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler…
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride eziyet kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
fakat kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını fakat yatarken çıkarırlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
enteresan bir biçimde bir başkasına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en fazla ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da enteresantır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyat aralıklarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!…
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine fakat
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
fakat rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli olarak birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından minimum on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler…
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde…
köylüleri söyleyin nasıl
nasıl kurtaralim?
Şükrü Erbaş Kimdir.
7 Eylül 1953 tarihinde Yozgat’ta dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Yozgat’ta bitirdi. Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Bölümü’nden mezun oldu (1978). Toprak Mahsulleri Ofisi’nde memurluk, yöneticilik yaptı ve bu kurumdan emekli oldu.
Bir önceki yazımız olan Grapon Kağıtları – Didem Madak başlıklı kitabımızda Grapon Kağıtları epub indir, Grapon Kağıtları epub oku ve Grapon Kağıtları pdf indir ile ilgili bilgiler verilmektedir.