Ölüm Kuyuları pdf indir
Ölüm Kuyuları PDF indir, kitap sever takipçilerimiz için Ölüm Kuyuları PDF indir başlığı altında özetini verelim istedik. Ölüm Kuyuları PDF indir detaylı kitap özeti yazımızda..
Ölüm Kuyuları PDF indir
Ölüm Kuyuları PDF indir kitabı 2009 senesinde basılmıştır.Kitap toplam 240 sayfadan bir araya gelmektedir.Kitabın yazarı ise Saygı Öztürk´tür.
Ölüm Kuyuları Özet
Ölüm Kuyuları PDF İndir, O gün Şemdinli’de Hasret’in düğünü vardı Eylem günü gelmişti… İlçelerden gelen son haberler, herhangi müthiş bir durumun olmadığı, askerlerde bir çalışma bulunmadığı yolundaydı. Eruh’a doğru alacakaranlıkta tek kol halinde yürüyorlardı. Kalaşnikovlu, roketatarlı grup yol alırken, silahların gölgesi önde uzadıkça uzuyordu.
Şimdiye kadar aksa yan bir şey yoktu. Her şey planladıkları gibi gidiyordu. Eruh’u “Agit” kod adlı Mahsun Korkmaz, Şemdinli’yi Abdullah Ekinci’nin grubu basacaktı. Toplanma yerine gelmeden önce telefon kabloları kesilmişti. İlçelerin haberleşme ağı yoktu artık. Şemdinli yakınındaki grup ise trafonun önünde toplandı.
Son konuşmalar burada yapıldı. Her şey bi hayli hızlı bir biçimde yapılacak, her kes görevini aksatmadan yerine getirecekti. İlçelerin basılacağı kimsenin aklından bile geçmiyordu. Hem kim basacaktı? Bölücü ve yıkıcı örgütler 12 Eylül 1980 Askeri Harekâtı’ndan sonra çökertilmiş, önder kadroları yurtdışına kaçmıştı.
Güvenlik güçlerine ilçelerin basılacağı hususunda tek bir istih barat bile gelmemişti. Önlemler her zamankinden farklı değildi. Askerl erin bir kısmı uyumak için yataklarına çoktan çekilmişlerdi bile. 15 ağustos 1984’te iki ilçeye yapılan saldırı Ankara’da gece yarısından sonra bir çalışma başlatmıştı. Ne olmuş, nasıl olmuş bilen yoktu.
Yalnız bilinen ve söylenen “Üç beş eşkıya”nın bir şey ler yaptığı yolundaydı. Eruh’ta bir jandarma şehit edilmiş, Şemdinli’de askeri gazinoya yapılan silahlı saldırı sırasında bazı as kerler yaralanmış, bir asker ise ardından şehit olmuştu… Eruh’un basıldığı saatlerde Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi de basılıyordu. Eruh’ta dört saat kalan teröristler, Şemdinli’yi kısa bir sürede terk ediyordu.
O günleri yaşayanlar, “Önce film çevriliyor sandık. Ama ortada ne Cüneyt Arkın vardı, ne tamdık başka bir artist” diyorlar ve gülerek “Sadık Abi helaya gizlendiğinda nasıl da bir bacağı tuvaletin deliğinden içeri girmişti” diye o günleri anı yorlar. Şemdinli’nin basılması için plan 15 ağustos 1984 çarşamba günü saat 21.30 olarak belirlenmişti.
Eyleme katılacak grup saat 21.10’da Şemdinli girişindeki trafonun yakınında toplandı. Ve saldırı grubu harekete geçti. Beş dakika sonra da propaganda grubu i lçeye yöneldi. Grup içinde bulunan Seferi Yılmaz, Şemdinli’yi iyi biliyor, onlara kılavuzluk yapıyordu. Baran, Mehmet Ağaaslan ve Celal, jandarma karakolu karşısındaki cami ile yol arasına yerleşti. Bir grup, inşaat halinde olan askerlik şubesine yöneldi.
Lakin inşa atın kapısından girerken bir işçiyle karşı karşıya geldilar. Bu işçiyi de yanlarına alıp binanın içine girdiler. Girdikleri yerde yedi işçi daha yer alıyordu. İşçiler korkudan titriyordu. Bir terörist onları rahatlatmak için “Korkmayın, size bir şey yapmayacağız” dedi. İşçilerin başına Mardinli Hamit’i bıraktılar.
Seferi Yılmaz, silahlı grubu şubenin üst katına çıkardı. Roketatarı kullanan Hüseyin Tilki, gazinoyu hedef alıp bir el ateş etti. Roketatar mermisi bir ağaca çarptı. Bunun yanı sıra Kalaşnikovlu grup subay gazinosuna sürekli olarak olarak ateş ediyordu. Bu atışlar beş dakika kadar sürdü. Grup inşaattan inip çekilmeye başladı.
Onların PKK’lı olduğu, kimsenin aklından ge çmiyordu İlçenin girişindeki Mecit’in çay bahçesinde ise olağanüstü bir olay gerçekleşmişti. Kahvenin etrafı birden teröristler aracılığıyla sarılınca kaçacak yer bulamayanlar soluğu tuvalette aldılar.
Orta da kalanlar ise teröristi dinliyorlardı. Terörist, “Biz geldik. Artık Kürdistan’ı kurduk. Gelin bizimle yaşayın. Yaşasın Kürdistan” di yordu. Diyordu da bunlar kimlerdi?.. Kimse bunların PKK’lı olduğuna ihtimal bile vermiyordu.
Olsa olsa bunlar Barzani veya Talabani’nin adamlarıdır diye düşünüyorlardı. İlçenin bir köşesinde bunlar olurken, az ileride bir evin önünde davul zurna çalıyor, halaylar çekiliyor, arada bir coşanlar ha vaya mermi yağdırıyorlardı. Teröristlerin kurşun sesleri ile düğün evi nden sıkılan mermilerin sesleri birbirine karışıyordu.