Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam PDF indir
Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam, pdf kitap bölümümüzde 2017 senesinde kaleme alınan Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam kitabını sizlerle paylaştık. Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam kitabının detayları..
Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam – Özeti
Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam
Ömer Hayyam: doğum ve ölüm tarihleri çeşitli kaynaklara göre değişiklik gösterse de, II. yüzyılın ortalarında dünyaya geldiğu, 12. yüzyılın ilk çeyreği civarında öldüğü kabul gören İranlı şair, felsefeci ve bilim adamı. Günümüzde ise, daha çok “rubai” türünün yaratıcısı olarak kabul gören Hayyam’ın dörtlükleri, Türkçe’ye Yahya Kemal ve Abdülbaki Gölpınarlı başta olmak üzere birden fazla kez çevrildi. Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisi de, bunlar içinde en bi hayli beğeni alanlerinden biri.
Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar içinde Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. En büyük eseri Cebir Risalesi’dir. On bölümden bir araya gelen bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amacında olan bilim olarak tanımlamıştır. Matematik bilgisi ve kabiliyeti zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle alakalı başarılı çalışmalar yapmıştır. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3. dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metot tercih ederek çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin ara kesitini tercih ederek 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi olduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır. Bunun bunun yanında Hayyam, binom açılımını da bulmuştur. Binom teoremini ve bu açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu kanısına varılmaktadır. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir). Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi’ni ve Rubaiyat’ı Semerkant’ta kaleme almıştır. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir
Gerek yazar’ın zamanında, gerek sonraki zamanlarda yazılan kaynaklarda çağının bütün detaylarını edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır. Ebu’l Hasan Ali El-Beyhaki onun çok balakalı bir kimse olduğunu, fakat müderrislik yaşamının pek başarılı olmadığını bildirir. Ayrıca Zemahseri ile uzun boylu tartışmalara giriştiğini, onun derslerine bile sürdüğini, Zemahşeri’yi, bilgi yönünden beğendiğini yazar.
Hayyam’ın fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir konularında değişik eserleri mevcuttur. Bunlar içinde İbni Sina’nın Temcit (Yücelme) adli eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Zamanında, bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzsenelerda da doğu dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına neden olan Rubaiyat’ıdır (Dörtlükler). Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, bi hayli kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık ve seçik bir dil kullanır. şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıkları, gördüklerini, etrafından, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe fakat akıl yolu ile ulaşılabilir.
Ömer Hayyam pervasız olarak söyleyebilen bir kişiliğe sahiptir. Şiirlerinde halkın anlamadığı sözcükler kullanmamıştır. Düşüncede yaptığını dilde de yapmış bütün büyük adamlar gibi o da halkın anlayabileceği sözcükler kullanmıştır. Hayyam doğulu bir düşünce ve şiir adamı olmasına rağmen gerçek değerini daha ziyade batıda bulmuştur.
Ömer Hayyam’ın hangi şiirlerinin kendisine ait hangilerinin ait olmadığı ile ilgili kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Zamanındaki birden çok şairin kendilerinin söyleyemediği şeyleri yahut kendi adları ile inandırıcı olmaz sandıkları şeyleri Hayyam’a söylettikleri ve kendi içlerini döktükleri değerlendirilmektedir.
Hayyam’ın şiirleri incelendiğinde genelde varlık, yokluk, tanrı, aşk ve şarap konularına eğildiğini görmekteyiz. Şiirlerinin yapısı genelde dörtlükler şekilindedir. Şiirlerinden örnekler verilecek olursa;
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Yukarıdaki şiirinde görüldüğü gibi tanrının bilinmezliğine değinmekte ve ona dilekte bulunmaktadır. Lakin isteklerine ve dualarına yanıt bulamadığı anlaşılmaktadır. Kendisini şaraba verdiğini fakat istek ve dualarının bitmediğini yinede umutlarını tanrıya bağladığını belirtmektedir.
Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.
Bu şiirinde de Hayyam kimseye muhtaç olmadan yaşamak istemekte ve bunun için tanrıya dua etmektedir. Hayatın dert ve sıkıntıları ile yaşamak kendisine zor gelmekte ve bu dert ve tasalardan uzak kalmak maksadıyla kendisini şaraba vermektedir. Böylelikle kendinden geçerek yaşamın meşgalelerinden uzak kalacağını düşünmektedir.
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Hayyam burada bireylerin iç güzelliğe sahip olmaları gerektiğine inanmaktadır. Görünüş ve üzerine giyilen kıyafetlerin iç kirliliklerini örtemeyeceğini düşünmektedir. Yaşadığı zamanlarda bireylerin dini kisve ile hareket ettiklerini ve görünüşte dindar gözüküp aslında olmadıklarını değerlendirmektedir. Lakin bu bireylerin kendilerini ve diğer insanları kandırdıklarını tanrıyı kandıramayacaklarını belirtmektedir.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
Şiirde Hayyam Allah’ın insanları özene bezene yarattığından ve kader inancından söz etmektedir. Lakin Allah’ın her şeyi, öncesini ve sonrasını bildiğinden kendi işlediği günahlardan dolayı da Allah’ı sorumlu tutmakta ve kader inancını sorgulamaktadır. Dolayısıyla insanın hayatta işlediği hatalardan yargılanmaması gerektiğine inanmaktadır. Aslını söylemek gerekirse Hayyam günah işlediğini bilmekte ve korku duymaktadır.
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Şiirde Hayyam’ın aslında iyi bir dini bilgiye sahip olduğu görülmektedir. Lakin uygulama yönünden pek dini kurallara uymadığı gününü gün ettiği ve şarap ve kadınlardan uzak durmadığı anlaşılmaktadır. Cennetle dünya çapında yaşadıklarını kıyaslayan Hayyam kendisinin zaten cennette yaşadığını düşünmektedir.
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Hayyam bu şiirinde cennet ve cehennemi sorgulamaktadır. Her ikisi de bilinmezliğe ait olan unsurlardır. Dolayısıyla bireylerin cennet sevdası ve cehennem korkusu ile yaşamalarına bir anlam verememektedir. Çünkü bu yerlerin olup olmadığına dair bireylerin kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını düşünmektedir. İnsanların bu kavramlara karşı neden bu kadar hassas olduklarına anlam verememektedir.
Bir önceki yazımız olan Don Kişot – Miguel De Cervantes başlıklı kitabımızda Don Kişot – Miguel De Cervantes pdf indir, Don Kişot – Miguel De Cervantes pdf oku ve Don Kişot – Miguel De Cervantes yandex pdf indir ile ilgili bilgiler verilmektedir.